25 Kasım 2009 Çarşamba

portakal kokulu acıtılmışlık turuncusu...



devamlı kesiyorum kendimi..kesik izleri arayan gözler var üzerimde..
oysa görünmez yaraların görünür acıları kadar elle tutulabilir olan kazanılmış kayıplarım var..
kısa hikayelerin verdiği uzun deneyimler silsilesi..okunmamış kitaplar,canına okunmuş hayatlar..kapalı bir çift göz kapağının altından geçen düş şeritleri..portakal kokulu acıtılmışlık turuncusu hem de...


hızla geçen zamanın marifetleri bunlar..
konuşmayı bile özlüyor olmak..konuşmamaya alışmışken bu iliştirilmiş insanlıkla...


ben büyük bir yalancıyım
affedilmez bi günahkar
çünkü sözümden dönüyorum
yaşıyorum..


26 kasım 09
01:25

16 Kasım 2009 Pazartesi

azalmaya yüz tutmayan septik acılara sahip ruhumdaki,derin kesikli kusursuz yara



sen busun... orda yanıbaşımda olan
ben de buyum... burda uzağında olan..


sana evcil hikayeler vaadetmiyorum
ne kurak bi ülkenin nefessiz çöl topraklarını; ne de yağmuru bol, ılıman bir iklimin serin rüzgarlarını...
sana varlığıma kanıt hikayeler vaadetmiyorum
burada bulduğun neyse ben buyum..
kendi yarımlarından tamamlanmış..kendi tamlarından bölünüp parçalanmış..fazlasını iste, azını bekleme benden..çoğalırım..büyürüm..dağılırım kendi parçalarıma...geometrik hesaplarla ince döşenmiş, özenilip bezenilmiş bir yalnızlık benimkisi..ne inleyen bi acının sesi ne zevk çığlıkları duyabilirsin kanatılmışlığımdan...


varlığıma kanıt; azalmaya yüz tutmayan septik acılara sahip ruhumdaki, derin kesikli kusursuz yara...



17 kasım 09

01:44



3 Kasım 2009 Salı

olmayan cümlelerin eksiksiz anlamı.

senin için uzun cümleler kurmak isterdim
anlamı güzel..."ben" gibi sana kalabilecek, daha önce hiç kurulmamış upuzun cümleler..konuşmak yerine, çok daha fazla önemsenmeye değer, bir araya hiç gelmemiş kelimelerden, okunaklı-okunaksız ama kalıcı cümleler..
yarımlarımı tamamladığın için çok kalın bi kabuk olmak isterdim yaralarına..
gündelik olmayan telaşları izliyorum gözlerinin en içinde bazen, gözkapakların kapalıyken başarıyorum bunu en çok..kayıp gidiyor anlamların..kayıp gittikleri yeri sen görmüyorsun..bende bitiyorlar hep..
her seferinde bi dilek tutuyorum.


sadece biraz farkındalığın kurtarabileceği bi ruh bizimki..sadece birkaç yarım zaman, birkaç çeyrek parçadan oluşan..
sana çok uzun cümleler kurmak isterdim...ellerini, içimdeki yaranın kirli kanından sakınmadığın için..yüzüm yüzüne dönük değilken bakışlarımın yönünü görebildiğin için..
sadece biraz farkındalığın dindirebileceği bi kanama bizimkisi..
odalarımdan çıkıyorum bu yüzden..büyük ölümlerimi aşıyorum, bizi, kendimizi renkliyorum..
öyle bi açıdan bakıyorum ki baktığın yöne; hiçbişey çok fazla kötü, hiçbişey çok az güzellikte değil..
gizlediğim oyuncaklarımı gösteriyorum sana..alıp gidersin diye korkmuyorum..

sana içimin bütün onarılmış kırıklarından, parfüm şişeleri yapmak isterdim..içi yağmur dolu.
verilmiş cezalarımın suçlarını affedebildiğin için..ölü kelebek kavimlerimin içinden benimle yalınayak yürüyerek geçebildiğin için..
sana bilinmeyen bi dilin, etten kemikten yaratılmış cümlelerini kurmak isterdim..



...olmayan cümlelerin eksizsiz bi anlamı var şimdi.


4kasım'09
03:17





Axel Rudi Pell-Broken Heart

2 Kasım 2009 Pazartesi

isimsiz sendrom



kimseye güvenmek istemiyorum..kimseye inanmak..kimseyi sevmek ve bu vesile ile kimseyi yanıltmak(ya da yanılmak)..böylece daha kolay uykuya dalabilecek olmayı umuyorum bundan sonra geceleri...
sabah daha az sancı bırakır diye umuyorum, göğüs kafesim içindeki dolmak bilmez boşluğa..
kimseyi varlığımın içerisinde istemiyorum bazen..mümkün olsa hatta kendimi kendi ellerimle söküp etimden, ayırırdım kendi bedenimden...
o derece yalnız kalmalıyım..biliyorum..ve biliyorum...ve yine biliyorum...
bilmek mümkünatı olmayan durumlara yeterli kılmıyor eylemini...
kimseyi çok yakınımda istemiyorum...böylece kimsenin farkedemeyeceği, daha tenha bi acı olur diye umuyorum benimkisi..atlatması kolay ve yalın olur..kimse görmez, bilmez.. bi kılcal yol edinip kendine, sessizce çekilip gider içimden düş dünyaya..(ya da sizin bildiğiniz "dış" dünyaya)
düşünüyorum..başkalarının acıları nasıl duruyor süslü raflarda..renkleri nasıl şekilleri nasıl...çilek kokusuna mı yatkın tanımı, küfü mü andırıyor yoksa..
herşeyi yapabilirim bu ara..yeter ki insanların sızamayacağı kadar ince,yaşamama yetecek ölçüde hava boşlukları kalsın hayatla aramda..
kimseyi görmek istemiyorum..bi tanı(ma)dıkla karşılaşmak mesela...istemiyorum..
yolları izleyerek yürüyorum bu yüzden ..hiç görmediğim kadar görüyorum hızla adımlayan ayaklarımı. arada bir eteğim giriyor kadrajıma; arada bir, eğilip alınmaya bile üşenilmiş bozuk paralar...ve ne çok sigara izmariti varmış diyorum..hepsi için ayrı bi yanış ve ayrı bi sönüş hikayesi geçiriyorum aklımdan..bir mental-ütopik dialoglar kafilesi dahiliyetinde...
belki bunlarla oyalanıyorum..belki bunlarla daha az düş(ün)meyi umuyorum..
bütün geçtiğim sokakları insan yüzlerinden daha tanıdık kılıyorum kendime..
dostum bi sokak..annem bi sokak..
arkadaşım bi sokak..sevdiğim erkek bir diğer sokak..
sokak...
soğuk..
ama sokak..

bu aralar bir de yastığım var, konuşmuyoruz fazla..kırmıyoruz birbirimizi..ben başımın uykusuzluk darbeleriyle yoruyorum onu..kızmıyor bana..her gece bıraktığım yerde buluyorum. biraz daha ufalmış sanki..biraz daha kırışmış, kirlenmiş kılıfı..

biliyor ki o, bi ben varım..

biliyorum ki ben, bi o var...

susuyoruz bu yüzden


o istese de konuşamıyor

ben istemesem de susuyorum...

....bir de henüz kafamdaki izmarit senaryolarını bile kavrayamamışken içim, aşık olmaya kalkıyorum...
istemesem de susuyorum bu yüzden..

aşk istemesem de konuşuyor...


3 kasım 09
02:13