30 Mart 2009 Pazartesi

siyah bi fona acıyı akıtmak...

sebepsiz değil hiçbi kelime..hiçbi yolun ayrımı ya da ani bulutlanan mavilik
burda çok şey yarım çok şey de tam kendi içinde bi bilinmez..
hangisini görmek istiyorsan gör..sana sunduğum kısır bir bakış açısı değil

bu benim düşlerimin yarıda kesilmişliği...
bu benim kişisel siyahım...
içinden geçilir kılamadığım gölgelerim bana ait
sorumlusu benim hala hayatta olmamın..sorumlusu elbet benim döküp saçmadan tek bi zerresini, bu kadar uzun vadeli umutlar taşıyor olmamın...
sorumluluk sevdiğim bişey.

elimden gelse tüm insanlara suçlu hissettirirdim kendilerini
boylarından büyük umutları sırtlandıkları için
burda yaptığım tek şey hayatta var olduğuna kanıt bulamadığım bi düşsellikte;
yalnızlığı en öz haliyle benimsemişken tam da;
...kuzguni siyah bi fona acıyı akıtmak.....


31 mart 09

24 Mart 2009 Salı

barış karşıtı astral savaşlarımın duygusal ateşkesleri...


hızlı adımlarla yürüyorum koşmadan
neden diyorsun?
neden olmasın diyorum.

gecenin içinden bi yerden, sana verebileceğim çok fazla dolu sayfam var yazdıklarımda
ikinci el kitaplar gibi ilk okuyanın kokusunun ve parmak izlerinin sindiği…
ilk sen tut istiyorum bu yüzden,ilk senden sinsin yalnızlık.
beklenmedik ziyaretlerin kiralık ev sahipleriyim ben
ifadesizim olan bitene
mutluluk vermiyor yeni doğumlar…üzmüyor trajik ölümler..şaşırtmıyor tesadüfleri hayatın..herşey olağan herşey olabildiğince mümkün sanki...
çoğul olmamızı istiyorsun..bense tekil yaşamayı biliyorum...
bi film gibi kurmaca geliyor hayat ve içindeki kurmaca insan senaryoları
dahil olabilirim yeri geldiğinde bi taşa…bi satırın başına…bi masalın sonuna..
dahil olabilirim bi yıkıntının tozlu molozları arasına..şehirlere..sessizliklere..beklenmedik kazalara..
ama dahil olamam kendime…sana…onlara..olanlara..insanlara..
düşünceye hiç dokunmamış ellerini, sevgi adına uzatmaya çalışanlara..
dahiliyet beklenmemeli zaten hiçkimseden
ne bir kediden..ne anneden..ne sevgiliden...

artık bütün dünya susmalı belki de
sadece düşünmeli artık birileri
durulmalı su
bölünmeli uyku
beni ben yapan tek şey artık,
barış karşıtı astral savaşlarımın duygusal ateşkesleri..



24 mart'09

19 Mart 2009 Perşembe

çok şey fazla anlamlı.. hiçbişey çok az hiç...




tüy gibiyim..

belki çok ağır taşınması zor bi yük..

ne kadar seviyor olsam da yaşamı, ne kadar bağımlı olsam da nefes alıp vermeye
hiç denemediğim halde bilirim üzerime giydirilmiş sonlarını intiharların...
ilaç kutuları ölüme bu kadar yakınken, nasıl olur da şeker gibi algılar herkes çocukluğunda içindeki rengarenk hapları..
yaşamadığım halde bilirim ölümcüllüğün içinden geldiği gibi kuralcı davranan tavırlarını
kanın nasıl da bir anda terkedip bedeni gittiğini..
insan gibi...


kırılmamış olsa da bugüne dek bedenimde hiçbir kemiğim
bi kırığın acısını algılayabilirim
kırıkların acısını alçısız taşır içim..

ne kadar biliyor olsam da çiçek kokularını
bilmenin ve anlamanın hiç bi anlam taşımadığı felçli dünyada
bitkisel hayata girmiş düşüncelerimin hiçbir algılayanı olamaz...
gözlerimi dikmiş bakarken yatağımın karşısındaki dopdolu kıldığım taş duvara
elinden tutulmamış cebi boş yalnızlıklarım vardır hep asılmayı bekleyen
bozuk saatler gibi tökezler hayatıma verdiğim anlamlar
dokunsan elinle duracak sanki
geri ya da ileri alınabilecek kolayca birkaç dakika..ya da birkaç saat...
herşey geçicidir..herşey doğduğu gibi ölü..
çok şey fazla anlamlı.. hiçbişey çok az hiç...

öyle düşünürler,öyle algılanırlar..
el yapımı duygu yoktur..hepsi üretilir aklın bi yerlerinde...hepsi üretim hatası taşır üstelik...
zamana bırakırsın kendini..herşey yeniden kesilip kurgulanır
yeniden konumlanır...biçimlenir..biçimsizleşir..

ben bu yüzden hayat gibiyim bazen, üflesen uçacak kadar hafif varoluşum
bu yüzden de kolayca ağırlaşabiliyorumdur belki yeri geldiğinde ölüm gibi...

13 Mart 2009 Cuma

bahar saçma'sı


zaman geçsin istemiyorum
kışın soğuğu bitmesin..

çünkü aitliğim yok.

sanki yazdıkça bitecek yalnızlık
daha az hissettirecek kendisini...daha az batacak sivri uçları yüzeyime...
sanki delirdikçe
mantığını kavrayabileceğim bi açıklaması olacak dünyanın

paylaşmayı seviyordum oysa
paylaşacak bişey bırakmıyor olsa da insanlar..

cümlelerim önemli benim
kime söylendikleri, ne için sarfedildikleri...
kimin sadece kulaklarına değip geçtikleri ya da kimin en içine işledikleri...
nedensiz bi önem bu..biçok şey gibi neden siz..
yaşam çok fazla konuşmayı gerektirmiyor çünkü
dokunabilmek anlatabildiği kadar anlattı...

dokunabilecek kaç kişi kaldı içime...
kaç yarım insan..kaç çeyrek ırk..

aslında yaşamıyoruz..
aslında tek bildiğimiz bilmekten korktuklarımız..
ılıman iklimler yok, zorunlu gerekçeler yok..
kurallar kaideler,yasaklar, beklentiler...
bi sigara dumanı zehir değildir artık üflendiğinde
zehirini en içine bırakmıştır çünkü dumanı çekenin...
kan aktıkça ölür içinden çıktığı beden..

ancak sen yaparsın bunu
ancak sen kendimi unutturduğum zihnime yeni dayalı döşeli odalar sığdırabilirsin
sen her kimsen biyerlerinden tut düşüncelerimin
gerçekliğime götür beni..


13 mart'09