1 Haziran 2009 Pazartesi

ölümcül



rüzgarın sesini dinliyordum...bi tepenin üstündeydim ayaklarım yerden kesilmeden de uçabiliyordum işte
kanatlara gerek olmadığını gösterebilirdim tüm dünyaya
ağır olan bedenim değildi...rüzgarı bırakıp gitmiyordum hiçbir yere
o getirdi beni buraya..yağmuru yağacağına söz vererek...

istediği kadar bulutlu olsun gökyüzüm
burda kalmayı istiyordum ıslanmak için, yaşamak için...
bıraksaydın eğer ölmezdim belki şimdi.

şu an başarırsak bunu hep başarırız
kimliğini bırakıp gelirsen buraya
bu ıssız tepeye ve bilinmedik bütün fikirlerin kendinden uzağa yol çizip kendinde
kaybolduğu iklime
içinden geçilebilir kılabilirsin tüm matlıklarını,en katı duvarlarını
hatırladığın hatırlamadığın ya da hatırlanmamaya yüz tutmuş ne varsa.
bugün burada yanıbaşımızdayken, yarın kimbilir nerelerde olabileceğine bu rüzgarın
inan yeter ki
varlığıyla hiçbi ağırlık bırakmazken kollarında ve esip geçerken parmaklarına değip, şehirleri nasıl da yıkıp dağıtabileceğine
isterse...
inanç dost..inanç bi o kadar düşman..
görünmez kazası sessizliklerin, en derin en iç kanaması söyleyebileceğin en ufak cümle,
bildiğim tüm dillerin..
inanılmayı beklemek inanmaktan daha zor..
inanmak... inanılmayı gerektiren bi cam kırığı içime..

rüzgarın sesini görüyordum
yakın bi yolun en uzağında koştuğumu düşünerek hep..ellerim açık,saçlarım ıslak yüzümü kapatıp korurken kimsizliğimden kimliğimi..
ağır olan bedenim değildi
rüzgarı unutup gitmiyordum hiçbi yere
o getirdi beni buraya yağmuru yağacağına söz vererek..

istediği kadar kaçsın uzağa düşüncelerim
istediği kadar saklansın içim içinin kuytularına
burda kalmayı öğrendim
durulmak için...

kurtarsaydın eğer beni düğümlenmiş düşlerimden
bu kadar ölümcül olmazdı belki yolculuğum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.