7 Aralık 2016 Çarşamba

utandığınızı yaşamayın !

etrafımızda hiç de istemediği gibi yaşayan ne çok insan var. istemediği işte çalışan, istemediği ilişkileri yaşayan, istemediği şehirlerde uyanan, inanmadığı inançlar uğrunda hayatını kısıtlayan. ama bunların içinde en önemlisi ve insanı en fazla ayakta tutanı sevgi sanırım...

en büyük ikinci sorun da istemediği yaşamını ve yaşamına ait detaylarını herkesten gizlemek zorunda hissetmesi insanın.

öyle ya insan gerçekten sevdiği "hangi varlığı" utanıp gizlemeyi saklamayı ister ki?

ilkokul yıllarında çok sevdiğim bir sınıf arkadaşımın babasının kapıcı olduğunu saklamaya çalışmasını farketmemle başlamıştı bu düşünceler kafamda.  Benim babamın kaptan olmasıyla, onun babasının kapıcı olması arasında hiçbir fark yoktu. Benim babamın gemileri varsa, onun babasının apartmanları vardı:)) sonraki yıllarda sevgilisini herkesten saklayan arkadaşlarımın garip tavırlarını görmemle devam etti bu garip olgu. Biri bana kız arkadaşı hakkında "sevgilim olduğunu kimse bilsin
istemiyorum, hiç de güzel bir kız değil. başkalarının bana olan ilgisi azalacak" demişti.

utandığını yaşıyordu!

daha az utanacağı bir ilişkiye başlamayı umuyor, o an gelene kadar da elindekini kaçırmamak adına gizli saklı bir "ilişki?" yaşıyordu.
O böyle bir aşk hayatı sürdürürken, bir başka arkadaşım da kız arkadaşının fotoğrafını hepimize mutlulukla gösteriyor, toplantılarımıza yanında getiriyor, gururla tanıştırıyordu.

öyle ya insan gerçekten sevdiği "hangi varlığı" gizlemeyi isterdi ki? Fakir bir çocuğun yırtık çoraplarla sokağa çıkmasından utanması gibiydi sözünü ettikleri ilişkiler. Oysa yeni ve çok severek aldığı montunu tüm arkadaşlarına göstermek için okula koşması gibi olmalıydı herkesin seçimleri. yük gibi gelmemeliydi sevgi. isteyerek giyilmeliydi.

eşya benzetmesi ağır mı oldu biraz? ağır olan utandığımız hayatları yokmuş gibi gösterip onları yaşıyor olmak aslında...

yaptığı iş-meslek ne olursa olsun bunu kabullenerek, aslında en üst düzey işten bile farklı olmadığını benimseyebilmiş insanların duruşundaki asaleti hiçbir meslek ezip geçemez. bu insanları çok seviyorum.  kağıt toplayıp satan çocuğun hayalleri vardır, iş adamının kuracak bir hayali kalmadığından dolarları...

sevgilisi-eşi-çocukları vs. ile beraber çekilmiş fotoğraflarını da görmekten mutluluk duyuyorum ben insanların. güzel hikayelerini dinleyerek huzur buluyorum. bu insanlar seçimlerini gizlemek yerine, seçimlerinden gurur duyan insanlar çünkü. hayatlarındaki boşlukları istemedikleri dolgularla doldurmak yerine, istedikleri sevdikleri insanlara, çoktan kabullendikleri boşluklarının yanında en güzel yeri açmayı başarabilmiş insanlar...

düşünün şimdi, çevrenizin görmesinden rahatsızlık duyduğunuz neler var hayatınızda. işte onlar aslında hayatınızdan çıkarmanız gereken şeyler.  onlar sıradan şeyler. onlar hiç olmaması gereken şeyler.

kendi kendinizden mutsuz insanlar yaratıp, mutlu insanların hayatına kin duymayın.

başaracağınıza inanmadığınız ama aslında başarmayı çok istediğiniz şeyleri bir başkası başardığında, "o nasıl başardı" diye nefret dolmadan  önce "ben neden başaramadım" diyerek kendinizdeki eksikleri arayın.

sevdiklerinizi, sevginizi, değer verdiklerinizi göstermekten utanmayın !

ister apartmanlarınız olsun ister gemileriniz...

hayat kısa, utanacağınız ilişkiler yaşamayın !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.