10 Kasım 2015 Salı

92 yaşında bir genç kız



























sanırım 3 yıl önce tam da bugündü…evden çıkıp ofise gittiğim bir sabah…

9’da ofiste olmam gerektiği ama olamadığım için koşaradım Şişli sokaklarını arşınlıyorum…ve saat 9:05…sirenler çalmaya başlıyor herkes olduğu yerde kalıyor… düşünün öyle bir güç, öyle bir sevgi ve his ki tüm ülkede herkesi olduğu yere çakabiliyor o an. ama bir kişi vardı ki orada, her 10 kasımda gözüm arıyor sanki onu. işte tam da o kişiyi anlatmak istedim size bugün…

Şişli meydanda trafik ışıklarının altında saygı duruşundayız. tam yanımda bir teyze duruyor. daha doğrusu ayakta durmaya çalışıyor. bastonuna zorla dayanmış, kolları titriyor, bir yandan da hıçkıra hıçkıra ağlıyor. ağladığının farkedilmesinden biraz utanmış ve rahatsız ama öyle gururla bakıyor ki binalar arasında asılı duran afişteki mavi gözlü adama. hiçbir şey umursamadan yanımızdan hızla geçip gitmekte olan insanların arasında bir an göz göze geliyor gibi oluyoruz. 92 yaşlarında gencecik ruhlu bir kadın var tam yanımda. “16 yaşındaydım Ata’nın cenazesinde” diye kısacık ama hayatımda duyduğum en uzun anlamlı cümle dökülüveriyor dudaklarının arasından. yıllar yıllar öncesine gidiyorum, renkler değişiyor, kıyafetler değişiyor, biri o anda yılı sorsa 1938 diyeceğim neredeyse. sanki cenaze önümüzden geçip gidiverecek. gözlerim dolu, yerdeki bi taşa dikmiş gözlerimi anlamsızca bakıyorum. sirenler duruyor, kısa bi sessizlik ve hayat donuk bi film karesinden çıkıp karmaşa içindeki akışına devam etmeye başlıyor. kıyafetler değişiyor, renkler değişiyor, herşey bugüne dönüyor. tam önümde duruyor bi taksi. beyaz saçlarının kenarından göründüğü, başında 1930’lu 40’lı yıllardan kalma olduğunu tahmin ettiğim şapkasıyla 92 yaşında bir genç kız binip gidiyor taksiye. gözümde dünyanın en güzel kadını…

herkes yürüyor…sesler, gürültüler, kornalar, satıcılar…ben orada öyle çakılıp kalıyorum bir süre…omuzlarımda büyük bi ağırlık, asırlık bi zaman yolculuğu yapmışım sanki 1 dakikada... binalar arasında dalgalanan afişteki 2 mavi göz farkediyor yalnızca bizi.

hayatın akışından çekip çıkaramadığım, fotoğraflayamadığım belki de milyarlarca kareden yalnızca biri bu benim için. o anı dondurmaya, fotoğraflamaya gücüm yetmemiş olsa da, ne zaman geçsem Şişli meydanındaki ışıklardan, 92 yaşında bi kız çocuğu ile karşı karşıya geliyorum ve sorguluyorum bugüne ait, ne yazık ki artık bugünde kalamayan biçok şeyi…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.