2 Kasım 2009 Pazartesi

isimsiz sendrom



kimseye güvenmek istemiyorum..kimseye inanmak..kimseyi sevmek ve bu vesile ile kimseyi yanıltmak(ya da yanılmak)..böylece daha kolay uykuya dalabilecek olmayı umuyorum bundan sonra geceleri...
sabah daha az sancı bırakır diye umuyorum, göğüs kafesim içindeki dolmak bilmez boşluğa..
kimseyi varlığımın içerisinde istemiyorum bazen..mümkün olsa hatta kendimi kendi ellerimle söküp etimden, ayırırdım kendi bedenimden...
o derece yalnız kalmalıyım..biliyorum..ve biliyorum...ve yine biliyorum...
bilmek mümkünatı olmayan durumlara yeterli kılmıyor eylemini...
kimseyi çok yakınımda istemiyorum...böylece kimsenin farkedemeyeceği, daha tenha bi acı olur diye umuyorum benimkisi..atlatması kolay ve yalın olur..kimse görmez, bilmez.. bi kılcal yol edinip kendine, sessizce çekilip gider içimden düş dünyaya..(ya da sizin bildiğiniz "dış" dünyaya)
düşünüyorum..başkalarının acıları nasıl duruyor süslü raflarda..renkleri nasıl şekilleri nasıl...çilek kokusuna mı yatkın tanımı, küfü mü andırıyor yoksa..
herşeyi yapabilirim bu ara..yeter ki insanların sızamayacağı kadar ince,yaşamama yetecek ölçüde hava boşlukları kalsın hayatla aramda..
kimseyi görmek istemiyorum..bi tanı(ma)dıkla karşılaşmak mesela...istemiyorum..
yolları izleyerek yürüyorum bu yüzden ..hiç görmediğim kadar görüyorum hızla adımlayan ayaklarımı. arada bir eteğim giriyor kadrajıma; arada bir, eğilip alınmaya bile üşenilmiş bozuk paralar...ve ne çok sigara izmariti varmış diyorum..hepsi için ayrı bi yanış ve ayrı bi sönüş hikayesi geçiriyorum aklımdan..bir mental-ütopik dialoglar kafilesi dahiliyetinde...
belki bunlarla oyalanıyorum..belki bunlarla daha az düş(ün)meyi umuyorum..
bütün geçtiğim sokakları insan yüzlerinden daha tanıdık kılıyorum kendime..
dostum bi sokak..annem bi sokak..
arkadaşım bi sokak..sevdiğim erkek bir diğer sokak..
sokak...
soğuk..
ama sokak..

bu aralar bir de yastığım var, konuşmuyoruz fazla..kırmıyoruz birbirimizi..ben başımın uykusuzluk darbeleriyle yoruyorum onu..kızmıyor bana..her gece bıraktığım yerde buluyorum. biraz daha ufalmış sanki..biraz daha kırışmış, kirlenmiş kılıfı..

biliyor ki o, bi ben varım..

biliyorum ki ben, bi o var...

susuyoruz bu yüzden


o istese de konuşamıyor

ben istemesem de susuyorum...

....bir de henüz kafamdaki izmarit senaryolarını bile kavrayamamışken içim, aşık olmaya kalkıyorum...
istemesem de susuyorum bu yüzden..

aşk istemesem de konuşuyor...


3 kasım 09
02:13

3 yorum:

  1. bu ne güzel dile getiriş duyguları...ve cümleleri kullanış...onlara verdiğin can...uslubuna bayıldım kişisel siyah...
    umarım; bu kadar kendini gerçek hayattan, dış dünyadan soyutlama girişiminde başarılı olursun...Hani insan hep kafasını alıp bir yerlere gitmek ve hiç birşey düşünmeme temennisiyle kendisini soyutlamak ister ya her şeyden...hani unutur...alıp başını gidicek ya...başını dı yanına aldıktan sonra düşünmücek sanır ya! umarım kişiselim...siyahım...:) seninki öyle olmaz ya da olmamıştır...
    çok ama çok teşekkürler güzel sözlerini bizden esirgemediğin için....gerçekten bayıldım kelimenin tam manasıyla uslübuna...seni daha yakından tanımak isterim...
    SEVGİLER...

    YanıtlaSil
  2. harika !
    bugünümün anLam ve önemine bundan daha iyi bir söyLeyiş getiriLemezdi ,
    yüreğine sağLık ..
    bi'de şu soyutLamayı becerebiLirsen tarifini istiyorum ..

    YanıtlaSil
  3. bir "yanış" hikayesi daha...mükemmel...

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.