9 Ağustos 2009 Pazar

ruh sancısı

bişeyler yazdıkça rahatlıyorum bu ara..aralıksız ve sürekli yazmazsam, içinde bulunduğum mekanın duvarları üzerime gelecek sanki..kapılar kapanacak üzerime..daralacak dünya olduğundan daha çok daralması mümkünmüş gibi sanki..ezecek önce bedenimi..kemiklerimin çatırtısını duyacağım, acıtmayacak..sonra içimdeki ruh daha da büyük bi çatırtıyla parçalanacak. acı orda başlayacak işte..başladığı gibi bitmeyecek üstelik..yazsam da dünyam genişlemiyor oysa..herşey bir aldatmacadan ibaret..illuzyonist bi hayatın gerçekliğe özlem duyan yaşayanıyım.sihir bile bilmiyorum..çocukken de sihirbaz olmadım hiç oyunlarda. tavşandım ben hep şapkadan ÇIKMAYAN.

delilik bu diyorum..bazı yaptıklarım delirmiş insan işi
yağmur başlasa mesela umut doluyor içime..hediye edilmiş bulutlar üstünde uyuyorum çoğu gece.bi bardak çay içmek bile zevk veriyor bazen..ne zaman trene binsem mesela büyükbabam oturuyor yanıma usulca gelip ya da tren raylarında yürürken, bi sağdakine bi soldakine adımlarımı atıyorum hep, adımlarımla taşıyorum onları birbirlerine.koleksiyonunu yaptığım şeker kağıtlarım var hala, artış hızı zamanla yavaşlamış olsa da..

herşeye kızgınken bile, saçlarıma bakmayı seviyorum aynada..çirkinleşse de yüzüm içimin gölgesinde bazen, onlar hep benim güzel parçam olarak kalıyorlar parmaklarımın arasında..
hala bi kedim yok çok istiyor olmama rağmen...hala seviyorum kahveyi ama hala içmiyorum..belki 13. kez okuyabiliyorum küçük prensi...hala evcilleşmeye niyetim yok bu yüzden...inancım olmasa bile insanlara, varlığından mutlu olduklarım da yok değil..

delilik bu diyorum..bazı yaptıklarım delirmiş insan işi
böyle hızla aklına ne gelirse yazmak..kelimelerin arasından sıyrılmayı ummak harikalar ülkesine...her sabun kokusunda büyükannemin hırkalarını hatırlamak..bazen herşey yaşamaya değer kılıyor hayatı mesela,bazen tutunacak sadece kendimi buluyorum.kelebek kavimlerine dahil oluyorum..uçarken düşmek zevk veriyor, düşerken uçabilmeyi istiyorum..ne kanatlarımın varlığından mutlu oluyorum, ne de kanatsızlığım eksik hissettiriyor.bilerek otobüsleri kaçırıyorum,bilerek yanlış duraklarda iniyorum bazen..bilerek uyuyakalıyorum film sonlarında..hala kitap kokularını içlerinde yazanlardan daha çok seviyorum..okuduğum ilk sayfa hep kitabın kokusu oluyor.anlatacak bişeylerim olmalı hep..susarsam matlaşmaya başlıyor görüş alanımda yarına ait ne varsa önümde..ve hep bu yüzden eski bi tren-gidiş bileti vardır cebimin bilinmedik biyerlerinde..yazıyorum..yazmak ruhsal ölümümü geciktiriyor...kangreni engelliyor..amacım kendimi anlatmak değil..öyle olsaydı ıssız bi uçurumdan bağırırdım boşluğa.yazdıkça içimden dökülenlerle suluyorum kendi kuraklığımı, kendimden çıkanlarla kendimi besliyorum.kısırdöngüsüne birkez daha kurban gitmemek için hayatın...yeterince kan döktüm kendimden kendime..çok öldüm ama kan kaybından ve insansızlıktan değil..insafsızlık öldürdü umulmadık yerde karşıma dikilen bi kural gibi kaskatı insafsızlık..bulgularım kendi varlığıma kanıt..bulamadıklarım yokluğumun göstergesi..
10 agst 09

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.