1 Aralık 2008 Pazartesi

ruhsuz

ruhsuz değilim beni ruhsuz zannedenler..
içimden birden fazla ben geçiyor sadece
gördüğünüzle yetinmek nasıl da kolay
göremediğinizle boy ölçüşememek?
nasıl da anlamlı geliyor size sadece önünüze sunulanı hayatın...
nasıl somut ve sığ yaratıldınız böyle..
sadece bakmayı becerebilecek kadar?

anlatmadan anlaşılmak bu kadar mı zor
bu kadar mı kelimelere hapsoldu his.
önemsemiyorum insanları !
sevememeyi öğrendiğimden beri çünkü,
kendimden kendimi doğurmayı becerebildim ben hayatın biyerlerinde..
ölümümü bile kendim belirleyebilmeyi umuyorum..

güven hiçe sayıldı..aşk hiçe sayıldı..söz..akıl..düşünce..ruh...
sonra bir bir hepsi...
hiç soru sormadığım ve içimden geleni yaşadığım için belki..
belki sizin kadar tutamadığım için yaşanmışlığı ve yaşanılası olanları kapalı kutularda
kural tanımazlığımdan,inanç tanımazlığımdan belki
bu yüzden ruhsuz ve basit bi mizacı var varlığımın size göre ?

kendime bakıyorum....bakmayı seviyorum...yansımayı...
biliyorum ki içime bakabilen bir çift göz yalnızca benimkiler
ve bakmaya doyamıyorum böyle zamanlarda derinlerime...
küçük görünmek güzel bazen ufak görünmek güvenli
küçük parçalara ayrılmak kendinden...
küçüklüğün erdeminde bilinmezliği oynamak...
kimseden beklentim yok
kimseden umduğum bi insan-lık
ben duvarlarımı ördüm
görebilene en saydam, el uzatana en katı...
söz yalan...akıl yalan..düşünce yalan..
ruh canlı...
yazacak çok şey var...
okuyup anlayacak çok az kimse...

sen!
bunu okurken ve küçülürken biraz daha kendi mat düşselliğinde
benim sadece ve ancak kabuğuma dokunabildiğini
anlamış olabileceğini yine zannetmiyorum...

27 eylül'08

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.