6 Ağustos 2014 Çarşamba

s-o-r-u

sürekli kaçıp gitmek istiyorum...sürekli gitmeyi istemek, aslında hiçbir yerde olmayı istememek...

birini seviyorum.sonra onun gidebilme ihtimali olan heryeri de seviyorum.böylece tüm dünyayı sevmiş oluyorum...gidiyor...bütün dünyayı sevdiğim bir yer haline getirerek...
sevmek bu olmalı olacaksa...

son zamanlarda..son günlerde hatta son aylarda farkettiğim bişey var. insanlar ne kadar çok soru soruyorlar birbirlerine..kendileri hakkında, hayat hakkında,kaygıları hakkında,korkuları hakkında,telaşları hakkında,beklentileri hakkında,izledikleri filmler hakkında,okumaya üşendikleri kitaplar hakkında...

son zamanlarda..son günlerde hatta son aylarda farkettiğim bişey var.ben hiç soru sormuyorum...kimseye.

biri çıkıyor karşıma mesela,tanıyorum...benimsiyorum,seviyorum. sormuyorum kimsin diye. "birisi" işte...ne önemi var. kim olduğunu bilmem daha kalıcı kılmayacak onu hayatımda...
biri ölüyor...neden ölmüş? diye sormuyorum. "ölmüş işte..." neden öldüğünü bilmek daha ölümsüz kılmayacak onu bu dünyada...
bişeyimi kaybediyorum mesela...aramıyorum. "nasılsa benim değildi sonsuza dek....
biri çıkıyor hayatımdan aniden. arkadaş, eş, dost, sevgili...neden diye sormuyorum. artık olmayan bişeyin neden önemi ve cevabı olsun ki...
sorular varsa, sorgulanmaya değmeyen bi hayat var demektir...
neden bu kadar çok soru soruluyor. sorular sormaktan hissetmeye vaktiniz bile kalmıyor.
sorduklarınızın cevabını da alamıyorsunuz ki.
neyin önemi var ki bu kadar hevesle bilmek istiyorsunuz.
şu an kaçımızın hayatında kalıcı tek birşey var?
"var" diyebilen hayalperestler...bize düş kurmayı öğretin...
düşlemeyi özlüyoruz bazen düşmekten...
soru sormayın artık...yaşayın gitsin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.