zaman...ne garip
bir kavramsın sen.20 yıl sonrasını, 20 yıl geçmemiş gibi yaşatabiliyorsun insana..
eğer şu an hala
çocukluğunuzun geçtiği evde uyuyup uyanıyorsanız, biraz daha tam yaşıyor
demektir ruhunuz hayatı...
bugün
çocukluğumun geçtiği mahalledeydim...Ayazma mahallesi, Ressam Ali Rıza
sokakta...
bahçelerinde
seksek oynadığım, okuma yazmayı söktüğüm gün sokaklarından sevinçle evime
koştuğum mahallede...
Salih Bey
apatmanının içinde geçen çocukluğumu, Salih Bey apartmanının dışından izledim
bugün...
İlk arkadaşım
Selin, eviniz aynen duruyor sokağın karşısında.acaba sen nerdesin?
mutfak
balkonumuzun tam altında, belediyenin zehirlediği köpeğin acı veren anısını
bana sildirmek istermişcesine, siyah beyaz bir kedinin tam da oracıkta, tam da
o köpeğin acılar içinde can verdiği yerde karşıma çıkması...
anneannem, sen şu
an yürüyemiyorsun bile mesela...ama seninle yürüdüğümüz sokaklar, seninle çay
içtiğimiz balkon hala orada...senin yaşlandığın kadar yaşamış balkon
demirleri...sen belki biraz daha fazla...
tam 20 yıl geçmiş
aradan, ama 20 yıl geçmemiş aslında...
herşey nasıl da
boş , nasıl da dopdolu geldi bugün...hayat akıp giderken, geçmişten kalma
paslanmış bir balkon penceresi bile nasıl tanıdık nasıl kıymetli ve paha
biçilemez gelebiliyor insana...çoğu ev yıkılmış, yerine yeni binalar
dikilmiş.henüz çok da fazla anısı olmayan, içinden çok fazla hayat geçmemiş binalar...sokağın köşesindeki
bakkalın hala orada olması şaşırttı beni.hem de hala aynı kişiye ait
olarak...bakkalın sahibi yaşlanmış, ve bakkal kapısı iyice eskimiş,girişi
aşınmış...
paketlenmiş 20
yıllık bir anı o mahalle benim için...o zamanlar bana upuzun gelen yollar, uzak
gelen mesafeler, bir avuç mahalleymiş meğer...
insan büyüdükçe
mesafeler kısalıyor...
insan yaşadıkça
dünya daralıyor...
babamı defalarca
ağlayarak uzak seferlere uğurladığım, defalarca sevinçle uzak seferlerden
dönüşünü karşıladığım pencereler hep orada...o pencerelerden gördüğüm tüm
gemileri babamın zannederdim ben...gemilerimiz var derdim,babam o koca gemileri
yüzdürüyordu biliyor musunuz??
ben öyle sanıyordum..çok fazla kağıt gemim oldu bu yüzden gazetelerden yaptığım.babamı da özleyince içine koyar, hiçbirini yüzdürmeye kıyamazdım...
.hatta babamın bir gece evimizin önüne parkedip, bize sürpriz yaparak aldığı ilk arabamız,fosforlu yeşil vosvos...34 YC 477…Yeşil Cevriye derdik kendisine.onu ilk karşıladığım pencere oradadır hala. vosvos bile orda...ya da kimbilir belki de şimdi hangi hurdalıkta ?
ben öyle sanıyordum..çok fazla kağıt gemim oldu bu yüzden gazetelerden yaptığım.babamı da özleyince içine koyar, hiçbirini yüzdürmeye kıyamazdım...
insan büyüdükçe sokaklar daralıyor...
insan yaşadıkça dünya ufalanıyor...
.hatta babamın bir gece evimizin önüne parkedip, bize sürpriz yaparak aldığı ilk arabamız,fosforlu yeşil vosvos...34 YC 477…Yeşil Cevriye derdik kendisine.onu ilk karşıladığım pencere oradadır hala. vosvos bile orda...ya da kimbilir belki de şimdi hangi hurdalıkta ?
onun da benimle
konuşabildiğini düşünerek konuşurdum onunla...biyere gideceğimizde koşarak
önden gidip arka koltuğuna biner, halini hatırını sorardım...iyi de yapardım,
artık konuşacak insan bile bulamazken hayatta,o zamanlar bir vosvosla bile
dertleşebilirmişim...nasıl özlemez ki insan o günleri...düş kurmaya o mahallede
başlamışım meğer...
2 ufak sokağın, 4
katlı ufacık bir apartmanın, bir avuç mahallenin 20 koca yılı
barındırabileceğine kim inanır...
sanki 150 asır geçmiş
üstümden...
daha yaş ne baş
ne...
durum, ölüme ne
kadar yaklaştığınla değil, yaşamı ne kadar yakınlaştırdığınla ilgili...
hayatımın yarım
kalan duvarları,odaları,salonları,sokakları,evleri,insanları,sobaları
var...artık dışardan bakmak zorunda kaldığım, içinde kimbilir kimlerin,
kimbilir 20 yıldır neler yaşadığı yarım kalan evler...evler hep yarım, çünkü
kimse yolcu olmaktan kurtulamıyor...benim geçip gittiğim odalar, başkalarının
yolu.
eğer şu an hala
çocukluğunuzun geçtiği evde yaşıyorsanız, biraz daha tam yaşıyor demektir
ruhunuz hayatı...
Selin, Saliha,
Nadire öğretmen, Nezahat teyze, Salih bey amca, Pervin abla, Duygu, Baybars,
köşedeki bakkal, Şemsipaşa İlkokulu...kendimden çok sizler için gitmişim
oraya...yaşamak dönüp dönüp geçtiğin yerlerden geçmek değil,yaşadığın
güzellikleri böylesine berrak yüzlerle hatırlamaktır...
birkaç eski ve
birkaç da yeni kare size o mahalleden...
ben susarım,zaman
susar, fotoğraflar konuşur yine...
1989.........19.mayıs.2012
1989.........19.mayıs.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.