21 Ekim 2016 Cuma

sevgiye inanmak gerek...

bir süredir sadece babamı özlüyorum ve sadece onunla ilgili düşünüp onunla ilgili yazıyorum.
rüyalarımda da hep onu görüyorum.
eskisinden bile daha yakınız.

sevgiye inanmak gerek, insanın içindeki enerjinin gücüne hele de...gerçekten inanmak gerek. insan o enerjiyi kullanmayı bilirse neler olmaz ki.

artık hayatta olmayan birini, onun ardında bıraktıklarıyla yaşatmak istiyor insan. bu yüzden babamın ektiği ama büyütmeye fırsatının olmadığı akşam sefası tohumlarını 70 küsür kilometreden kucağımda getirdim.
yol boyu sarsılmasınlar da bozulmasınlar diye. babamın parmak izi, kalp izi vardı hepsinde. sadece 1 tanesinden ayrılmayı göze alıp mezarına ektim cenazesinde. "kuru toprak bu kızım ekme boşuna, yaz sıcağında kavrulur, sulayan da olmaz, burada tutmaz" demişlerdi. ben inandım tohumun hayata tutunacağına. 

tohum tuttu...
kuru toprakta tuttu.
yaz sıcağında tuttu.
sulanmadan tuttu.

belki ağaç olacak, belki yeryüzünde köklerini en derine salmış, yaprakları en gökyüzüne dönük akşam sefası olacak.

kıcağımda 700 küsür kilometre getirdiğim tohumlardan hiçbirini saksıda yaşatamadık.

enerjinin ve sevginin gücüne inanın bu yüzden. 
yeryüzündeki tüm dinler ve inançlar bunun yanında anlamsız...

...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.